Hukuk Alanları

Boşanma Davasında Kadının Hakları Nelerdir?

Boşanma Davasında Kadının Hakları Nelerdir?
Boşanma davasında kadının hakları, Medeni Kanun ve Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun başta olmak üzere, çeşitli yasal düzenlemelerle kapsamlı şekilde korunmaktadır. Bu haklar yalnızca boşanma davası sırasındaki mali taleplerle sınırlı değildir. Aynı zamanda çocukların geleceği, şiddete karşı korunma, barınma ve evlilik birliği içinde edinilen malların paylaşımı konularını içermektedir.  Boşanma davasında kadının hakları kadının boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmesini engellemeyi, evlilik birliğine sunduğu emeğin karşılığını alabilmesini ve boşanmaya neden olan olaylarda yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesini amaçlar. Bu bağlamda boşanma davasında kadının hakları; nafaka, maddi ve manevi tazminat, mal rejiminin tasfiyesi, aile konutunun özgülenmesi, çocukların velayeti ve 6284 sayılı Kanun kapsamındaki koruyucu tedbirler olarak özetlenebilir. Bu hakların tam olarak anlaşılması ve kullanılması, adil bir boşanma süreci için kritik öneme sahiptir. Boşanma davasında kadının hakları konusunda bilgi sahibi olmak, sürecin bir boşanma avukatı aracılığıyla profesyonelce yönetilmesiyle birleştiğinde, kadının gelecek hayatını daha güvenceli bir şekilde kurmasına olanak tanır.

Boşanırken Kadın Ne Talep Edebilir?

Boşanma Davasında Kadın Ne Talep Edebilir?

boşanma davasında kadının hakları Boşanma davası, evlilik birliğini sonlandırmanın yanı sıra, bu birlikteliğin mali ve sosyal tüm sonuçlarının da tasfiye edildiği bir süreçtir. Kadınlar, boşanma davası açarken veya kendilerine karşı açılan davada, kanunun tanıdığı birçok haktan yararlanmayı talep edebilirler. Boşanma davasında kadının hakları arasında yer alan bu talepler, davanın türüne (anlaşmalı veya çekişmeli) ve tarafların özel durumlarına göre değişiklik gösterebilir.  Öncelikle, dava süresince kadının geçimini sağlamak amacıyla, eşinin mali gücü oranında tedbir nafakası talep edilebilir (TMK m. 169). Boşanma kararı kesinleştikten sonra ise, eğer boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecekse ve kusuru daha ağır değilse, yoksulluk nafakası isteyebilir. Eğer müşterek çocuklar varsa ve velayet anneye verilecekse, çocuklar için iştirak nafakası talep edilmesi de boşanma davasında kadının hakları kapsamındadır.  Nafaka türleri hakkında daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Tedbir nafakası: Boşanma veya ayrılık durumunda, eşlerin evlilik birliğinin ve müşterek çocukların giderlerine evlilik birliği sona erinceye dek katılmalarının sağlanması amacıyla hükmedilen nafaka türüdür.
Mali talepler bunlarla sınırlı değildir; boşanmaya sebep olan olaylarda eşin kusurlu olduğunu düşünen kadın, maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174) talebinde bulunabilir. Ayrıca, evlilik birliği içinde edinilen malların paylaşılması için “mal rejiminin tasfiyesi” davası açılabilir ki bu, boşanma davasında kadının hakları açısından en önemli mali kalemlerden biridir. Tüm bunlara ek olarak, şiddet veya şiddet tehlikesi varlığında 6284 sayılı Kanun uyarınca koruyucu ve önleyici tedbirler (uzaklaştırma, barınma yeri sağlanması, aile konutunun tahsisi) de talep edilebilir.

Boşanmada Kadın Hangi Durumlarda Tazminat Alır?

Boşanmada tazminat, evlilik birliğinin sona ermesi nedeniyle maddi veya manevi zarara uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan talep ettiği bir bedeldir. Boşanma davasında kadının hakları arasında yer alan tazminat hakkı, Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesinde iki tür olarak düzenlenmiştir: Maddi tazminat ve manevi tazminat.  Her iki tazminat türü için de temel koşul, talep eden kadının boşanmada “kusursuz” veya “daha az kusurlu” olması, tazminat istenen erkeğin ise “kusurlu” olmasıdır. Maddi tazminat (TMK m. 174/1), kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi durumunda talep edilebilir.  Örneğin, evlilik nedeniyle kariyerine ara vermiş, çalışmamış veya eşinin işlerine ücretsiz yardım etmiş bir kadın, boşanma ile bu destekten ve gelecek güvencesinden mahrum kalacaktır. Bu durum, maddi tazminat için geçerli bir gerekçedir.  Manevi tazminat (TMK m. 174/2) ise, boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kadının “kişilik haklarının saldırıya uğraması” halinde talep edilebilir. Aldatılma (zina), fiziksel veya psikolojik şiddet görme, ağır hakarete maruz kalma, aşağılanma gibi durumlar kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilir ve manevi tazminata hükmedilmesini gerektirir. 
Türk Medeni Kanunu – Madde 174: Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
Boşanma davasında kadının hakları kullanılırken, bu tazminatların talep edilebilmesi için kusurun varlığı ve ispatı şarttır. Boşanma davasında kadının hakları çerçevesinde talep edilecek tazminat miktarı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusur oranlarına göre hakim tarafından belirlenir. Boşanma davasında maddi ve manevi tazminat hakkında daha ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Boşanan Kadın Kocasından Neler Alabilir?

Boşanma davasının kesinleşmesiyle birlikte, mali hakların tasfiyesi gündeme gelir. “Boşanan kadın kocasından neler alabilir?” sorusu, genellikle nafaka, tazminat ve mal paylaşımını kapsar. Nafaka ve tazminat hakları kusur durumuna ve yoksulluk şartına bağlıyken, mal paylaşımı, boşanma davasında kadının hakları açısından daha farklı bir hukuki temele dayanır.  Türkiye’de 1 Ocak 2002 tarihinden sonra evlenen çiftler için yasal mal rejimi, “edinilmiş mallara katılma rejimi”dir (TMK m. 218 vd.). Boşanma davasında kadının hakları bu rejim sayesinde güçlü bir koruma altındadır. Bu rejime göre, evlilik birliği içinde “edinilmiş mal” sayılan tüm mal varlığı, boşanma durumunda eşler arasında yarı yarıya paylaşılır. Bu paylaşımda kadının kusurlu olup olmamasının (zina hariç) bir önemi yoktur. 
Türk Medeni Kanunu – Madde 219: Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:  1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,  2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,  3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,  4. Kişisel mallarının gelirleri,  5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.
Özellikle ev hanımı olan ve evlilik süresince çalışmayıp ev işleri ve çocuk bakımıyla ilgilenen kadınların emeği, bu rejimle korunur ve edinilmiş malların yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Ayrıca kadın, kendi kişisel malvarlığından eşinin bir malına katkı yapmışsa, “değer artış payı” alacağı da talep edebilir (TMK m. 227). Dolayısıyla boşanma davasında kadının hakları, evliliğe sunduğu emeğin ve katkının mali karşılığını almasını sağlar. Boşanmada mal paylaşımı hakkında daha detaylı bilgiye buradan erişebilirsiniz.

Anlaşmalı Boşanmada Kadın Neler İsteyebilir?

Anlaşmalı boşanmada, boşanma davasında kadının hakları çekişmeli davalardaki gibi kanunun katı kurallarına değil, tarafların ortak iradesine ve hazırladıkları “anlaşmalı boşanma protokolü”ne dayanır. Kadın, bu protokolde çekişmeli davada talep edebileceği her şeyi eşiyle müzakere ederek isteyebilir. Bu talepler arasında; yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat, mal rejiminin nasıl tasfiye edileceği, müşterek çocukların velayeti ve çocuklar için iştirak nafakası miktarı yer alır.  Boşanma davasında kadının hakları bu protokolde serbestçe kararlaştırılabilir. Örneğin, kadın tazminat alacağından feragat edip, karşılığında aile konutunun mülkiyetini veya daha yüksek bir nafaka talep edebilir. Ancak, boşanma davasında kadının hakları ve erkeğin hakları arasında denge gözetilirken, protokolün hakim tarafından onaylanması zorunludur. Hakim, özellikle çocukların menfaatini (velayet ve iştirak nafakası) gözeterek protokolü yetersiz bulursa değişiklik yapabilir.
İştirak nafakası, boşanma davası neticesinde çocuğun velayeti kendisinde olmayan eş aleyhine çocuğun giderlerine katılmasını sağlamak üzere hükmedilen bir nafakadır.

Boşanan Bir Kadın Hangi Yardımları Alabilir?

Boşanma süreci ve sonrasında kadının mali olarak ayakta kalabilmesi için kanun koyucu çeşitli yardım mekanizmaları öngörmüştür. Bu yardımlar, genel olarak “nafaka” başlığı altında toplanır. Boşanma davasında kadının hakları kapsamında talep edilebilecek üç temel nafaka/yardım türü bulunmaktadır.  Birincisi, boşanma davası açıldığı andan itibaren, davanın sonuçlanmasını beklemeden kadının ve varsa çocukların geçimi için hükmedilen tedbir nafakasıdır (TMK m. 169). Bu nafaka için kusur aranmaz, kadının geçimini sağlayamayacak olması yeterlidir.  İkincisi, boşanma kararı kesinleştikten sonra, kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması ve kusurunun eşinden daha ağır olmaması şartıyla bağlanan yoksulluk nafakasıdır (TMK m. 175). 
Türk Medeni Kanunu – Madde 175: Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.
Üçüncüsü ise, müşterek çocukların velayetinin kadına verilmesi durumunda, babanın çocukların bakım, eğitim ve sağlık giderlerine gücü oranında katılması için ödediği iştirak nafakasıdır (TMK m. 182). Bu üç mali destek, boşanma davasında kadının hakları içinde en temel olanlardır.  Boşanma davasında nafaka ile ilgili daha ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Bunların dışında, eğer kadın eşinden şiddet görüyorsa veya şiddet tehdidi altındaysa, 6284 sayılı Kanun kapsamında, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesinden karşılanmak üzere mülki amir kararıyla geçici maddi yardım alması da mümkündür. Bu yardımlar, boşanma davasında kadının hakları arasında yer alan sosyal devlet güvenceleridir.

Boşanan Kadın Nelerden Faydalanır?

Boşanma davasında kadının hakları, sadece nafaka, tazminat gibi parasal alacaklardan ibaret değildir. Kadınlar, boşanma sürecinde ve sonrasında birçok sosyal ve hukuki haktan da faydalanabilirler. Bunların başında barınma hakkı gelir.  Dava süresince hakim, aile konutunun (müşterek ev) kadına ve çocuklara tahsis edilmesine karar verebilir (TMK m. 169). Eğer kadın şiddet mağduru ise, 6284 sayılı Kanun (m. 5) uyarınca eşin evden uzaklaştırılması ve konutun kadına tahsisi gibi çok önemli bir haktan faydalanır. Aynı kanun kapsamında, kadına “barınma yeri sağlanması” (m. 4) da mümkündür. 
Türk Medeni Kanunu – Madde 169: Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.
Bir diğer önemli hak soyadı ile ilgilidir (TMK m. 173). Boşanan kadın, kural olarak evlenmeden önceki soyadını (kızlık soyadını) geri alır. Ancak, kadının boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati varsa ve bu durum kocaya bir zarar vermeyecekse, hakimden bu soyadını kullanmaya devam etmek için izin isteyebilir.  Boşanma davasında kadının hakları arasında yer alan bir diğer fayda, dava sürecinde mali gücü yetersizse, yargılama giderlerinden muaf olmak için adli yardım talep edebilmesidir. Ayrıca, boşanma davasında kadının hakları kapsamında, dava süresince eşinin malları üzerinde tasarrufunu engellemek için “ihtiyati tedbir” kararları aldırabilir.

Boşandıktan Sonra Ev Kime Kalır?

Ev kime kalır sorusu, boşanma davalarındaki en çekişmeli konulardan biridir ve boşanma davasında kadının hakları açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu sorunun cevabı, evin aile konutu olup olmadığına, mülkiyetinin kime ait olduğuna ve evliliğin hangi tarihte yapıldığına bağlıdır.  Öncelikle, dava süresince, ev kime ait olursa olsun, hakim geçici önlem olarak (TMK m. 169) kadının ve çocukların barınması için “aile konutunun” kadına tahsis edilmesine karar verebilir. Boşanma kararı kesinleştikten sonra ise mülkiyet durumu esastır. Eğer ev, erkeğin kişisel malıysa ev erkekte kalır; ancak kadın, mal rejimine göre bu evden alacak hakkı talep edebilir.  Eğer ev, evlilik birliği içinde edinilmiş bir mal ise, ev kimin üzerine kayıtlı olursa olsun, kadın bu evin değerinin yarısı üzerinde hak sahibidir. Eğer ev eşlerden birinin mülkiyetindeyse, diğer eş, katılma alacağına mahsuben veya gerekirse üzerine bedel ekleyerek, o evde oturma hakkı veya intifa hakkı ya da mülkiyet hakkı talep edebilir.  Kira olan evlerde ise, hakim, kiracı olmayan eşin (kadının) evde kalmasına karar verebilir (TMK m. 254). Boşanma davasında kadının hakları, kadının barınma hakkını korumayı önceler.
Türk Medeni Kanunu – Madde 254: Evliliğin iptal veya boşanma kararıyla sona erdirilmesi hâlinde, ailenin ortak kullanımına özgülenmiş ve eşler arasında eşit olarak paylaşma konusu olan konutta kalmaya ve ev eşyasını kullanmaya hangisinin devam edeceği konusunda eşler anlaşabilirler. Konutta kalma hakkını elde eden eş, bu hakkın tapu kütüğüne şerh edilmesini isteyebilir.  

Boşanma Davasını Erkek Açarsa Kadının Hakları Nelerdir?

Boşanma Davasını Erkek Açarsa Kadının Hakları Nelerdir?

boşanma davasında kadının hakları Boşanma davalarında, davayı hangi tarafın açtığı (erkeğin mi, kadının mı) boşanma davasında kadının hakları üzerinde doğrudan bir etki yaratmaz. Türk hukuk sisteminde “davayı ilk açan avantajlıdır” gibi bir kural yoktur. Önemli olan, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların “kusur” derecesidir. Davayı erkek açmış olsa bile, kadın davalı konumundadır ve tıpkı davacı gibi tüm haklarını talep edebilir.  Kadın, erkeğin açtığı davaya cevap vermekle birlikte, aynı dava içinde “karşı dava” açarak kendi iddialarını ve taleplerini de ileri sürebilir. 
Davayı erkek açtığında, kadının talep edebileceği hakları şunlardır:  Dava süresince geçimi için tedbir nafakası, boşanma halinde yoksulluğa düşecekse ve kusuru daha ağır değilse yoksulluk nafakası, müşterek çocukların velayetini alması halinde iştirak nafakası, erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle maddi ve manevi tazminat ve evlilik birliği içinde edinilen malların yarısı için mal rejiminin tasfiyesi. 
Görüldüğü gibi, boşanma davasında kadının hakları, davacı veya davalı olmasından bağımsız olarak, kanunun çizdiği şartlar (kusur, yoksulluk vb.) çerçevesinde korunmaktadır. Davayı erkeğin açması, kadının bu haklarını talep etmesine engel değildir.

Boşanma Davasını Kim Açarsa Daha Avantajlı Olur?

Hukuki açıdan, boşanma davasını ilk açan tarafın, sırf bu eylemi nedeniyle elde ettiği özel bir avantaj bulunmamaktadır. Boşanma davasında kadının hakları veya erkeğin hakları, davayı kimin açtığına göre değil, davanın içeriğine ve ispatlanan iddialara göre şekillenir. Avantajlı olan taraf, boşanma sebeplerini (örneğin, aldatma, şiddet, terk) hukuka uygun delillerle (mesaj kayıtları, tanık beyanları, otel kayıtları vb.) “ispatlayabilen” taraftır.  Davayı açan taraf, iddialarını ve delillerini ilk sunan taraf olma avantajına sahiptir. Ancak eğer iddialarını ispatlayamazsa veya kendisi daha ağır kusurlu çıkarsa, dava reddedilebilir veya aleyhine tazminat ve nafakaya hükmedilebilir.  Örneğin, davayı “şiddetli geçimsizlik” (TMK m. 166/1) nedeniyle açan erkek, yargılama sırasında aslında kendisinin “zina” (TMK m. 161) yaptığının ortaya çıkmasıyla “tam kusurlu” duruma düşebilir. Bu durumda, davalı konumdaki kadın, boşanma davasında kadının hakları kapsamında nafaka ve tazminat alarak çok daha avantajlı bir konuma gelir.  Boşanmada yargılama usulü hakkında daha ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Dolayısıyla, boşanma davasında kadının hakları açısından önemli olan, davayı ne zaman açtığı değil, ne kadar haklı olduğu ve bu haklılığını ne ölçüde kanıtlayabildiğidir. Aceleyle ve yetersiz delille dava açmak, avantajdan çok dezavantaj yaratabilir. Bu nedenle boşanma davasında kadının hakları konusunda bir avukattan stratejik danışmanlık almak önemlidir.  Konuyla ilgili hukuki danışmanlık yahut avukatlık hizmeti almak isterseniz, Boşanma Avukatı Mustafa Kürşad Arı ile buradan iletişime geçebilirsiniz.

Boşanmada Mahkeme Masraflarını Kim Öder?

Boşanma davalarındaki mahkeme masrafları, yani yargılama giderleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine tabidir. Yargılama giderleri; başvurma harcı, karar ve ilam harcı, tebligat giderleri, tanık ve bilirkişi ücretleri gibi kalemlerden oluşur. HMK’nın temel kuralına göre (m. 329), yargılama giderleri, davada haksız çıkan tarafa yükletilir.  Boşanma davalarında haksız çıkan taraf, genellikle boşanmaya sebep olan olaylarda kusuru daha ağır olan taraftır. Eğer hakim tarafların eşit kusurlu olduğuna karar verirse, masraflar genellikle yarı yarıya paylaştırılır.  Boşanma davasında kadının hakları, kadının mali gücünün olmaması durumunda da korunmuştur. Davanın başında, masrafları karşılayacak gücü olmayan kadın, “adli yardım” (HMK m. 334 vd.) talep edebilir. Talebi kabul edilirse, dava süresince tüm harç ve masraflardan geçici olarak muaf tutulur; bu masraflar devlet tarafından karşılanır ve dava sonunda haksız çıkan eşten tahsil edilir. 
Ayrıca, boşanma davasında kadının hakları kapsamında, kadının dava masraflarını karşılaması için TMK m. 169 uyarınca tedbir nafakası içinde bu giderler için bir miktar talep etmesi mümkündür. Bu düzenlemeler, boşanma davasında kadının hakları arasında yer alan adalete erişim hakkını güvence altına alır.

Boşanmada Kadın Nasıl Haksız Olur?

Boşanmada Kadın Nasıl Haksız Olur?

boşanma davasında kadının hakları Boşanma davasında “haksız olmak”, hukuki olarak evlilik birliğinin sona ermesinde “tam kusurlu” veya “daha ağır kusurlu” olmak anlamına gelir. Boşanma davasında kadının hakları mutlak ve sınırsız değildir; bu hakların birçoğu (özellikle nafaka ve tazminat) kusur durumuna bağlıdır. Kadının ağır kusurlu sayıldığı durumlar, genellikle Türk Medeni Kanunu’nda sayılan özel ve genel boşanma sebeplerini bizzat gerçekleştirmesidir.  Örneğin, kadının zina yapması, eşinin hayatına kastetmesi veya ona pek kötü ya da onur kırıcı davranışta bulunması, haysiyetsiz hayat sürmesi veya haklı bir sebep olmaksızın evi terk etmesi kadını ağır kusurlu duruma düşürür. Eğer boşanmaya bu sebepler yol açmışsa ve bu durum ispatlanırsa, kadın haksız olur.  Haksız olmanın en önemli sonucu, boşanma davasında kadının hakları arasında yer alan iki temel mali hakkı kaybetmesidir: Ağır kusurlu olan kadın, eşinden yoksulluk nafakası ve maddi/manevi tazminat talep edemez. Ancak, boşanma davasında kadının hakları kapsamında çok önemli bir istisna vardır: Kadının kusurlu olması, kural olarak “mal rejiminin tasfiyesinden doğan katılma alacağı hakkını etkilemez. 
Türk Medeni Kanunu (TMK) m.236/2 uyarınca, zina ve hayata kast hallerinde hakimin takdir yetkisi saklıdır.

Nafaka Almak Için Kaç Yıl Evli Kalmak Gerekir?

Türk Medeni Kanunu’nda, özellikle yoksulluk nafakası alabilmek için belirlenmiş bir minimum evlilik süresi şartı bulunmamaktadır. Boşanma davasında kadının hakları arasında yer alan yoksulluk nafakası için kanunun aradığı iki temel şart vardır: 1) Nafaka talep eden kadının, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması, 2) Kusurunun, diğer eşten daha ağır olmaması.  Bu iki şart sağlandığı takdirde, evlilik 6 ay sürmüş olsa dahi kadın yoksulluk nafakası talep edebilir. Ancak, boşanma davasında kadının hakları değerlendirilirken Yargıtay uygulamaları ve hakkaniyet ilkesi de göz önünde bulundurulur. 
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, çok kısa süren ve fiili birlikteliğin neredeyse hiç kurulmadığı evliliklerde, süresiz yoksulluk nafakasına hükmedilmesi hakkaniyete aykırı bulunabilmektedir. 
Bu gibi istisnai durumlarda, hakim nafakayı belirli bir süre ile (örneğin 1 yıl veya 2 yıl) sınırlandırabilir veya nafaka talebini tamamen reddedebilir. Dolayısıyla, evlilik süresi doğrudan bir şart olmasa da, nafakanın miktarı ve özellikle süresi üzerinde hakim tarafından dikkate alınan önemli bir faktördür. Boşanma davasında kadının hakları her somut olayın özelliğine göre ayrıca değerlendirilir.

Kadın Hangi Hallerde Nafaka Alamaz?

Nafaka, boşanma davasında kadının hakları arasında yer alsa da, bu hak otomatik veya sınırsız değildir. Kadının yoksulluk nafakası (TMK m. 175) alamayacağı başlıca durumlar vardır. İlk olarak, eğer kadın boşanmaya sebep olan olaylarda eşinden “daha ağır kusurlu” ise (örneğin zina yapmışsa veya sürekli şiddet uygulamışsa), yoksulluk nafakası talep edemez. Eşit kusur veya daha az kusur durumunda talep edebilir.  İkinci olarak, kadının boşanma yüzünden “yoksulluğa düşmüyor” olması durumunda nafaka alamaz. Yargıtay’a göre, asgari ücret seviyesinde dahi olsa düzenli bir geliri veya malvarlığı olan, geçimini sağlayabilen kadının yoksulluğa düştüğü kabul edilmez ve nafaka talebi reddedilir. Boşanma davasında kadının hakları yoksulluğu önlemeyi amaçlar, zenginleşme aracı değildir. 
Bunun dışında, nafaka almaktayken bu hakkın kaybedildiği (nafakanın kesildiği) durumlar da vardır (TMK m. 176). Bunlar: 
  1. Nafaka alan kadının yeniden evlenmesi (Bu durumda nafaka kendiliğinden, mahkeme kararına gerek kalmadan kesilir), 
  2. Kadının evlenmese dahi fiilen evliymiş gibi başka biriyle yaşaması, 
  3. Kadının yoksulluk durumunun ortadan kalkması (örneğin iyi bir işe girmesi, miras kalması), 
  4. Kadının haysiyetsiz hayat sürmesi (örneğin, toplumun genel ahlak anlayışına aykırı bir yaşam tarzını benimsemesi). 

Kadına Kaç Yıl Nafaka Ödenir?

Boşanma davalarında nafakanın süresi, en çok tartışılan konulardan biridir ve boşanma davasında kadının hakları ile erkeğin yükümlülükleri arasında bir denge aranır. Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi, yoksulluk nafakası için süresiz olarak ifadesini kullanmaktadır. Bu yasal düzenleme, kural olarak nafakanın bir süreye bağlanmamasını öngörür. Ancak bu “süresiz” kavramı, “ömür boyu” anlamına gelmez.  TMK m. 176’da sayılan (kadının yeniden evlenmesi, fiilen evli gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması veya haysiyetsiz hayat sürmesi) hallerden biri gerçekleştiğinde nafaka sona erer. Dolayısıyla kural, nafakanın bu şartlar gerçekleşene kadar “süresiz” ödenmesidir.  Ancak, boşanma davasında kadının hakları korunurken hakkaniyet ilkesi de gözetilmelidir. Yargıtay, son yıllardaki kararlarında süresiz nafaka kuralını esnetmeye başlamıştır. Özellikle; evliliğin çok kısa sürmüş olması, kadının genç, eğitimli ve çalışma potansiyeline sahip olması gibi durumlarda, hakimin takdir yetkisini kullanarak nafakayı belirli bir süreyle sınırlandırabileceğine hükmetmektedir.  Boşanma davasında kadının hakları değerlendirilirken, her olayın kendi koşulları dikkate alınarak bir süre belirlenmesi, adil bir çözüm olarak görülmektedir. Müşterek çocuklar için bağlanan iştirak nafakası ise kural olarak çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. 
Eğer çocuk ergin olmasına rağmen eğitimi devam ediyorsa eğitim hayatı sonuna kadar nafaka ödenmesi gerekebilir.

Erkek Hangi Hallerde Nafaka Ödemez?

Erkeğin nafaka ödeme yükümlülüğü, belirli şartlara da bağlıdır. Erkeğin yoksulluk nafakası ödemek zorunda kalmadığı durumlar, temel olarak kadının nafaka alamayacağı durumlardır (TMK m. 175).  Birincisi, eğer boşanmada kadın daha ağır kusurlu ise, erkek nafaka ödemez. İkincisi, kadın boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmüyorsa, erkek nafaka ödemekle yükümlü tutulamaz. Üçüncü ve önemli bir durum ise, erkeğin mali gücünün olmamasıdır. 
TMK m. 175, nafakanın diğer taraftan malî gücü oranında istenebileceğini belirtir. Eğer erkek de yoksulluk sınırında yaşıyorsa, işsizse veya geliri sadece kendi asgari yaşam masraflarını karşılıyorsa, hakim nafaka miktarını çok düşük tutabilir veya hiç nafakaya hükmetmeyebilir. 
Boşanma davasında kadının hakları talep edilirken, karşı tarafın mali gücü de (SGK kayıtları, maaş bordrosu, tapu kayıtları) araştırılır. Dava bittikten sonra ise, eğer erkek, kadının yeniden evlendiğini, fiilen evli gibi yaşadığını, işe girdiğini veya haysiyetsiz hayat sürdüğünü (TMK m. 176) ispatlarsa, “nafakanın kaldırılması” davası açarak nafaka ödemekten kurtulabilir.

Boşanan Kadın Kocasının Evinde Kalabilir Mi?

Boşanan Kadın Kocasının Evinde Kalabilir Mi?

boşanma davasında kadının hakları Barınma hakkı, boşanma davasında kadının hakları içerisinde en temel insani ihtiyaçlardan birini oluşturur. Kadının boşanma sürecinde veya sonrasında kocasının evinde kalıp kalamayacağı meselesi, hem Türk Medeni Kanunu (TMK) hem de 6284 sayılı Kanun çerçevesinde güvence altına alınmıştır. Bu durum, iki aşamada incelenmelidir: Dava süreci ve boşanma sonrası.  Eğer evlilik devam ederken kadın eşinden şiddet görüyorsa, 6284 sayılı Kanun uyarınca hakimden uzaklaştırma kararı ve konutun korunan kişiye (kadına) tahsis edilmesine karar verilmesini isteyebilir. Bu, boşanma davasında kadının hakları açısından çok güçlü bir tedbirdir ve evin mülkiyetinin kime ait olduğuna bakılmaksızın uygulanır. 
Şiddet olgusu yoksa bile, TMK m. 169 uyarınca hakim, “eşlerin barınmasına” ilişkin geçici önlem olarak, dava süresince kadının ve çocukların aile konutunda kalmasına karar verebilir. 
Boşanma kararı kesinleştikten sonra ise, durum mal rejiminin tasfiyesine göre belirlenir. Kadın, mülkiyetin erkekte olduğu evde, katılma alacağına mahsuben oturma veya mülkiyet hakkı talep edebilir (TMK m. 240).

Nafaka Dilekçe Örneği

……….. NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİNE DAVACI: VEKİLİ: (Avukatınız var ise bu kısmı doldurunuz) DAVALI: KONU: AÇIKLAMALAR:  Davacı taraf ile davalı …. arasındaki evlilik bağı, …/…/…. tarihinde tesis edilmiştir. Bu birliktelikten türeyen çocuklar, sırasıyla …/…/… tarihinde doğmuş olan …. ve …/…/… tarihinde dünyaya gelmiş olan …. şeklindeki bireylerdir. Prensip olarak, taraflar arasındaki evlilik bağlantısı, …….. Aile Mahkemesi’nin …/…/… tarih ve …/… Esas …/… Karar sayılı hükmü ile resmi olarak sonlandırılmıştır. Boşanma kararı gereğince, müşterek çocuklardan ….’in velayeti davalı annesine teslim edilmiş ve küçük için aylık ……….. TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Müşterek çocuk lehine belirlenen nafaka miktarının tespit edildiği tarihte, müvekkil …………………………. işletmesinde pazarlama müdürü pozisyonunda bulunmaktaydı. Ancak şu an itibariyle işinden ayrılmış olup, sadece emekli maaşı ile geçimini sürdürmektedir. Bu süre zarfında müvekkil, yeniden evlenmiş ve ……. çocuk sahibi olmuştur. Gelirindeki azalmaya ek olarak, giderleri de önceki döneme göre iki katına çıkmıştır. Bu durumu desteklemek adına kredi kartı ekstreleri de mahkemeye sunulmuştur. Bu sebeplerle, müvekkil, iştirak nafakasının artık kaldırılması talebinde bulunmaktadır. HUKUKİ DELİLLER: HUKUKİ SEBEPLER: NETİCE-İ TALEP: Açıklamış olduğumuz gerekçeler doğrultusunda, meşru talebimizin kabulüne dair alınacak kararın, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, iştirak nafakasının ortadan kaldırılması ve yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin karşı tarafça üstlenilmesi yönünde olmasını, saygılarımla talep ederim.(…../……../……)
 
Özetle boşanma davasında kadının hakları, TMK ve 6284 sayılı Kanun kapsamında nafaka, tazminat, mal paylaşımı ve velayet başlıklarında toplanmaktadır. Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek ve kusuru daha ağır olmayan kadın yoksulluk nafakası, çocuklar için iştirak nafakası ve dava süresince tedbir nafakası talep edebilir.  Eşin kusurlu davranışları ispatlandığında maddi ve manevi tazminat; kusur durumuna bakılmaksızın evlilik birliğinde edinilen malların yarısını alma hakkı vardır. Ayrıca, barınma ihtiyacı için aile konutunun tahsisi, şiddet halinde koruma tedbirleri ve müşterek çocukların velayeti de kadının temel hakları arasındadır.
 

Sıkça Sorulan Sorular

1. Boşanan kadın kocasından ne kadar nafaka alır?

Nafaka miktarı için kanunda net bir rakam veya oran belirtilmemiştir. Hakim, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, kusur oranlarına ve kadının yoksulluk durumuna göre hakkaniyetli bir miktar belirler. Ancak Yargıtay uygulamalarında ortalama gelire sahip bir erkeğin, gelirinin yaklaşık %25’i oranında yoksulluk nafakası ödemesine hükmedildiği sıkça görülmektedir. Çocuklar için hükmedilen iştirak nafakası bu oranın dışındadır ve ayrıca hesaplanır.

2. 1 yıl nafaka ödenmezse ne olur?

Nafaka, mahkeme kararına dayanan bir ilamdır ve ödenmemesi durumunda ciddi hukuki yaptırımları vardır. Birikmiş nafaka alacağı için icra takibi başlatılabilir ve borçlunun maaşına, banka hesaplarına veya mallarına haciz konulabilir. En önemlisi, nafaka alacaklısı, İcra ve İflas Kanunu uyarınca icra ceza mahkemesine şikayette bulunarak, nafaka yükümlüsünün 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasını talep edebilir.

3. Anlaşmalı boşanmada nafaka kaç yıl ödenir?

Anlaşmalı boşanmada nafakanın süresi, kanunla değil, tamamen tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde belirledikleri iradeye göre şekillenir. Taraflar, nafakanın 1 yıl, 5 yıl gibi belirli bir süreyle ödenmesini, süresiz (kadın yeniden evlenene kadar) olmasını veya hiç ödenmemesini serbestçe kararlaştırabilirler. Hakim bu anlaşmayı (özellikle çocukların menfaatini gözeterek) uygun bulursa, protokoldeki süre geçerli olur ve tarafları bağlar.

4. Boşanan kadınların yüzde kaçı nafaka alıyor?

Türkiye’de boşanan kadınların ne kadarının fiilen nafaka aldığına dair net bir resmi istatistik veya oran bulunmamaktadır. Nafaka, boşanma davasında kadının hakları kapsamında olsa da, öncelikle talep edilmesi gerekir (anlaşmalı boşanmada feragat edilebilir) ve mahkemece şartların (kusur, yoksulluk) oluştuğunun kabul edilmesi zorunludur. Ayrıca, hükmedilen nafakaların tahsil edilebilirlik oranı da bu istatistiği etkileyeceğinden, kesin bir yüzdeden bahsetmek mümkün değildir.

5. Boşanma davası kadın açarsa ne olur?

Boşanma davasını kadının açması, erkeğin açmasından hukuken farksızdır; davayı kimin açtığının boşanma davasında kadının hakları üzerinde doğrudan bir avantajı veya dezavantajı yoktur. Önemli olan, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumudur ve kadının, iddialarını (şiddet, geçimsizlik, aldatma vb.) ispatlayabilmesidir.  Davayı kadın açtığında da tüm yasal hakları (nafaka, tazminat, mal paylaşımı) kusur ve yoksulluk şartları çerçevesinde korunur.

6. Kadın boşanma davası açar erkek kabul etmezse ne olur?

Kadın boşanma davası açtığında, erkeğin davayı kabul etmemesi veya itiraz etmesi, davanın anlaşmalı boşanma olarak görülmesini engeller ve dava çekişmeli boşanma davasına dönüşür.  Bu durumda, davayı açan kadın, boşanmak istemesinin haklı bir sebebe dayandığını ve bu evliliğin sarsılmasında erkeğin kusurlu olduğunu delillerle ispat etmek zorunda kalır. Eğer kadın, erkeğin kusurunu veya en azından evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ispatlayamazsa, hakim davayı reddedebilir.

7. Çekişmeli boşanmada kadının hakları nelerdir?

Çekişmeli boşanma davasında boşanma davasında kadının hakları kanunla kapsamlı bir şekilde korunmaktadır. Kadın, kusurunun daha ağır olmaması şartıyla, dava süresince tedbir nafakası ve boşanma sonrası için yoksulluk nafakası talep edebilir. Ayrıca, erkeğin kusurlu olduğu hallerde maddi ve manevi tazminat isteyebilir.  Bunlara ek olarak, çocukların velayetini (ve iştirak nafakasını), aile konutunun kendisine özgülenmesini ve evlilikte edinilen malların yarısı için mal rejiminin tasfiyesini talep etme hakkına sahiptir.

8. Kadın aldatırsa erkek nafaka öder mi?

Aldatma, boşanmada ağır kusur sayılan hallerin başında gelir. Eğer kadın aldatarak evlilik birliğinin sarsılmasına ağır kusurlu olarak sebep olmuşsa, boşanma davasında kadının hakları arasında yer alan yoksulluk nafakası hakkını kaybeder ve erkekten nafaka talep edemez. Ancak, müşterek çocukların velayeti anneye verilirse, erkeğin çocuklar için iştirak nafakası ödeme yükümlülüğü devam eder; zira iştirak nafakası annenin kusuruna bakılmaksızın çocuğun ihtiyacı için verilir.
Bu içerik yalnızca bilgilendirme amacı taşır, hukuki bir danışmanlık değildir.
 
Av. Mustafa Kürşad Arı

Av. Mustafa Kürşad Arı

İstanbul doğumlu olan Av. Mustafa Kürşad Arı, ilk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamlamış, ardından İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur. İstanbul Barosu’na bağlı olarak avukatlık stajını tamamlamış; halen Beylikdüzü’nde kurucusu olduğu hukuk bürosunda serbest avukat olarak hizmet vermektedir.

Ağırlıklı olarak boşanma davaları ve ceza hukuku alanlarında çalışan Av. Mustafa Kürşad Arı, aile hukuku ve ağır ceza davalarında edindiği tecrübe ile öne çıkmaktadır. İstanbul Barosu nezdinde CMK (Ceza Muhakemesi Kanunu) kapsamında da görev almaya devam etmekte; hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma ilkeleri doğrultusunda müvekkillerine profesyonel hukuki destek sunmaktadır.

Av. Mustafa Kürşad Arı

Av. Mustafa Kürşad Arı

stanbul ilinde doğmuş; ilk ve orta öğrenimini de İstanbul’da tamamlamıştır. Akabinde İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi lisansını tamamlayan Mustafa Kürşad Arı ,İstanbul Barosuna kayıtlı olarak stajyer avukatlık yapmış, günümüzde ise Beylikdüzü’nde kurduğu hukuk bürosunda serbest avukatlık hizmeti vermeye devam etmektedir. Aynı zamanda İstanbul Barosun’da CMK hizmetlerinde avukatlık yapmaktadır.

+90 (549) 452 25 16

İletişime Geç

    Call Now Button